ceketimi mideme doğru ilikliyorum
kâinatın özsuyu iliklerime akıyor
bir bülbül öleyazıyor tüm diriler için
ben âdem’i ararken sönüyor sesleri
ceketimi apansız çıkarıp asıyorum
yitmekte olan aklığından tutam tutam büyüdüğüm
beş düğmeli gömleğimin
üstelik ben hâlâ onu arıyorum
havvâ’sı gitti gideli âdem’i arıyorum
ceset kırıntılı şehirlerde, izmarit yatağı kentlerde
dizlerimin mosmorluğunda arıyorum
ben herkesin âdem’ini arıyorum
bulamayışların var ettiği âdem’i
âdem’i ararken
çocuk tohumlarının düşmediği köklerde
dünyanın yemişlerini koruyorum
bu yeniyetme sabahın aydınlığında
henüz verilmemiş sözleri bile tutuyorum
ben üç gündür âdem’i arıyorum
sesimin inceldiği yerlerde arıyorum
kardeş mezarlarında ve akşamüstlerinde
ben benden çıkanı arıyorum
ölü bülbüllere doğru büyüttüğüm yalnızlığın
huzurla küreğini sallayacak eli arıyorum
âdem âdem diye inlediğim çatılarda arıyorum
yarım bir âdem’i avcumda tutarken
onu tamlayacak kudreti arıyorum
büyük sözler çağında ölen ve
benden olan âdem’den doğarken
onun içinde onu arıyorum
henüz ortasında olduğum
tam üç gündür âdem’i arıyorum